d!l!n!z! yut@c@ksınız...
  Bursa
 


          ßursa

Bursa Şehrinin Nüfus Artışı

 

 

2007

1,515,912

 

2000

1.194.687

 

1997

1.054.796

 

1990

834.576

 

1985

612.510

 

1980

445.113

 

1970

275.953

 

1960

153.866

Bursa Türkiye'nin 4. büyük ili olup,Marmara Bölgesi'nin Güney Marmara bölümünde yer almaktadır.Ekonomik açıdan

Bursa'nın ilçeleri nüfusları şu şekildedir:

Tarih boyunca il geneline yapılan göçler neticesinde Osmanlı'nın bölgeye getirdiği Türkmenler, daha sonra da gerek Balkanlar, gerekse de Kafkaslar'dan yapılan göçlerle Pomak, Boşnak, Arnavut, Rumeli Türkleri, Çerkesler, Dağıstanlı Lezgiler, Avarlar, Dargiler, Abazalar, Tatarlar vb. etnik gruplar tarafından iskan olunmuşlardır. İl genelinde tarihin derinliklerinden beri yerleşik halkı Manavlar azınlıkta kalmış ve gelen göçlerle kültürel doku tamamen değişikliğe uğramıştır.

Türkiye'nin en gelişmiş illerinden biri olan Bursa doğal ve tarihsel zenginlikleriyle de önem taşır.Ayrıca Türkiye'nin en önemli sanayi kenti olduğu söylenebilir. Yüzölçümü 10.891 km² olan Bursa ili kuzeyde Marmara Denizi ve Yalova ili, kuzeydoğuda Kocaeli ve Sakarya, doğuda Bilecik, güneyde Kütahya ve Balıkesir illeri, batıda yine Balıkesir iliyle çevrilidir.İnegöl (71.000), Mudanya (21.000), Gemlik (64.000), Orhangazi (50.000), Mustafakemalpaşa (47.000), Karacabey (41.000), Yenişehir (26.000), Kestel (35.000), Gürsu (22.000) ve İznik (20.000).Bursa gerek Cumhuriyet öncesi,gerek Cumhuriyetten sonra yurt dışı ve yurt içinden çok büyük göçlere maruz kalmıştır.Bu göçler 1960'lardan sonra hız kazanmıştır.Yurt içinden gelenlerin illere göre sıralanışı Erzurum-350.000,Artvin=300.000-350.000 arası,Ardahan-200.000 nüfuslarıyla ilk 3 sırayı almaktadır.Yurt dışından ise Bulgaristan, Ahıska, Çerkesya ve Dağıstan göçmenleri çoğunluktadır.
     
 ULUDAĞ


Uludağ, Olimpos Dağı olarak da bilinir. Bursa ili sınırları içinde, 2.543 m yüksekliği ile Türkiye'nin en büyük kış ve doğa sporları merkezi olan dağ.

Antik çağın ilk tarihçilerinden Heredot (İ.Ö 490-420) yazdığı Heredot Tarihi isimli kitabında Uludağ, Olympos olarak geçer ve Olympos'ta Lydia kralı Kroisos'un oğlu Atys'in yaşadığı trajediyi anlatır. Heredot'tan 400 yıl sonra Amasya doğumlu coğrafyacı Strabon (İ.Ö 64-İ.S 21) yazdığı 17 kitaptan oluşan Coğrafya isimli kitabında Uludağ, Olympos ve Mysia Olympos'u olarak geçer. Strabon; Mysia isminin aslının Lydia'lılarda gürgen ağacı anlamına gelmektedir. Roma İmparatorluğu'nda resmi din hıristiyanlık olduktan sonra Uludağ'da 3. yüzyıldan sonra keşişlerin yaşadığı ilk manastırlar kurulmaya başlanmış ve manastırlar 8. yüzyılda sayıca en üst seviyeye çıkmıştır. Uludağ'da Nilüfer nehri ile Deliçay arasındaki vadi ve tepelerde 28 manastır kurulmuştur. Orhangazi Bursa'yı uzun bir kuşatmadan sonra teslim almış ve dağdaki keşişlerin yaşadığı manastırların bir kısmı terk edilirken, bazılarının yerlerine Doğlu Baba, Geyikli Baba, Abdal Murat gibi müslüman dervişlerin inziva yerleri olmuştur. Orhangazi Bursa'yı teslim aldıktan sonra Türkler dağa Keşiş Dağı ismini vermişlerdir. 16. yüzyılda Bursa'ya gelen Alman seyyah Reinhold Lubenau Uludağ'ın Türklerin eline geçtikten sonra keşişlerin sadece gündüzleri ibadet için dağa çıktıkları ve manastırların harç kullanılmadan taş duvarlarla yapıldığını belirtir.

Marmara Bölgesinin en yüksek dağı. Kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan Uludağ'ın uzunluğu 40 km'yi bulur. Genişliği ise 15-20 km'dir. Toplu ve heybetli bir görünüşe sahip olan bu dağın Bursa'ya bakan yamaçları kademeli, güneye Orhaneli'ne bakan tarafları ise düz ve daha diktir. En yüksek noktası Uludağ Tepe'de 2.543 m'dir. Dağın kuzey tarafında Sarıalan, Kirazlı, Kadı, Sobra yaylaları vardır.

Uludağ'ın yüksek yerlerinde eski buzullara ait izlere raslanmaktadır. Karatepe'nin kuzeyindeki Aynalıgöl, Karagöl ve Kilimligöl buzul gölleri bu izlerin en önemlileridir. Bu göllerin mavi berrak suları, hemen aşağısında başlayan yemyeşil çam ormanları, yükseklerdeki beyaz kar yığınları buraların güzelliğine güzellik katmaktadır.

Etrafındaki çöküntü sahalarının cevresinde yükselen Uludağ'da tabakalar arasında yer yer maden ve maden damar yataklarına rastlanmaktadır. Türkiye'nin önemli volfram yatakları buradadır. İklimi, yüksek dağ özelliğindedir. Yükseklere çıkıldıkça kar yağışı ve miktarı fazlalaşır. Yüksekliğe bağlı olarak da ısı azalır. Dağın doruk noktasındaki karlar yaz kış erimez. Bazı yerlerde kar kalınlığı iki metrenin üzerine çıkmaktadır. Uludağ'dan kaynaklanan derin vadiler içindeki pekçok dere, Nilüfer Çayı ile Göksu'ya ulaşırlar.

Uludağ modern dağ tesisleri, teleferiği Bursa'nın hemen yanında olması ile dağ ve kış turizminin merkezi olmuştur.Türkiyenin en büyük kayak merkezidir.Yol durumunun uygunluğu, her mevsim kar bulunması, eşsiz manzaraları buraya turist çekmektedir. Dağın doruk noktasından açık havada İstanbul, Marmara ve civar yakın yerlerin görünmesi buraya ayrı bir özellik vermektedir. Doğu, kuzey eteklerinin Bursa Ovasına yakın yerlerinde sıcak su kaynaklarının bulunmasından burada kaplıcalar meydana gelmiştir. Bursa'nın Çekirge semtindeki bu kaplıcalar pekçok hastalığa şifa olmaktadır.

Bitki örtüsü

Bitkisel zenginlik bakımından ender yerlerden biridir. Mart ayında alt kademelerde başlayan uyanma, yaz boyunca zirvede devam etmektedir. Özellikle orman kuşağının üzerinde yer alan ve pek çok kişi tarafından kıraç olarak bilinen dağda, çok zengin ve bu bölgeye özgü nadir bitki türleri yayılış göstermektedir.

Karaçam ormanları arasında sarıçam, 2100 m den sonra bodur ardıçlar, 2300 m kadar otsu türler ile temsil edilen Alpin bitkiler hakimdir. Dağın etek bölümlerinde meşe, kestane, çınar, ceviz ağaçlarına, 300-400 m kadar olan kısımda Akdeniz bitkilerine daha yukarlarda nemli orman bitkilerine rastlanır.

İklim

Dağın iklimi alt kademelerden zirveye doğru kademeli değişimler göstermektedir. Alt kademelerdeki Akdeniz iklim tipi, zirveye doğru nemli mikro termik iklim tipine dönüşürken, kışları yüksek rakımlarda buzlu iklim görülür. Doğu Akdeniz iklim grubunun birinci familyasında yer almaktadır. Kar yağışlı günler yıllık 66,7 gün, kar ile örtülü günler yıllık 179,2 gündür.





                                Ulu Cami

Çok ayaklı cami şemasının en klasik ve anıtsal örneği sayılır. I. Bayezid tarafından 1396-1400 yılları arasında yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı cami yaklaşık toplam 5000 metrekare boyutlarında olup 20 kubbe ile örtülüdür. Sekizgen kasnaklara oturan kubbeler mihrap duvarına dik beş sıra halinde dizilmiştir. Kasnaklar mihrap ekseni üzerindekiler en yüksek olmak üzere, yanlara doğru gidildikçe her sırada daha alçak düzenlenmiştir. Düzgün kesme taşlarla inşa edilmişkalın beden duvarlarının masif etkisini hafifletmek için cephelerde her kubbe sırası hizasına gelmek üzere sağır sivri kemerler yapılmıştır. Her kemerin içinde iki sıra halinde ikişer pencere yer alır. Bunların gerek biçimleri, gerek boyutları her cephede farklıdır. Son cemaat yeri bulunmayan yapının kuzey cephesinde, köşelerde iki minare vardır. Minarelerin ikisi de beden duvarına oturmaz, yerden başlar. Batı köşesindeki minare I. Bayezid tarafından yaptırılmıştır. Sekizgen biçimli kürsüsü bütünüyle mermerden, gövdesi tuğladandır. I. Mehmet'in yaptırdığı söylenen doğu köşesindeki kare kürsülü minare, caminin beden duvarından da 1 m kadar ayrıktır. Şerefeler her iki minarede de aynı olup tuğlalı mukarnaslarla bezelidir. Kurşun kaplı külahlar 1889'daki yangında ortadan kalkınca, bugünkü boğumlu taş külahlar yapılmıştır.Türk islam dünyasının en eski camilerinden birisi ulu camiidir.Evet başlıkta doğru yazıyor. Ulucami kapalı namaz kılma alanı bakımından Türk Tarihinde yapılan en büyük camidir. Hemen aklınıza Süleymaniye, Sultan Ahmet gelebilir. Fakat o camilerin büyüklüğü duvarlarla çevrili avlu alanlarıyla birliktedir. Ayrıca o camiler tek ve çok yüksek bir kubbe ile örtülü olduğundan çok geniş bir bir alanı varmış izlenimi verir. Bursa Ulucami ise çok kubbeli ve alçak tavanlıdır. Minber bütünüyle kainatı sembolize ediyor. Minberin giriş kapısının üzerindeki kitabede altın yaldızla Osmanlıca olarak, 'Yıldırım Beyazıt Han tarafından hicri 804 (miladı 1402) yılında yaptırılmıştır' ibaresi yer alıyor. Sarmaşık motifleriyle süslü olan tırabzanların sağ çıkış ikinci kolonu üzerinde süsleme motifine uygun sülüs tarzda yazılmış, Devaklı Abdülaziz oğlu Mehmet işi ibaresi dikkat çekiyor. Sanatkarın bu imzası son yıllarda fark edildi.Minberin doğu cephesinde, biri dar dikdörtgen, diğeri alanı daha geniş üçgen biçiminde, bir diğeri en altta şerit halinde uzanan taşıyıcı dolap serisi banko olmak üzere birbirine bitişik üç kompozisyon alanı bulunuyor. Üçgen ve dikdörtgen yüze ikisi birlikte Güneş Sistemi'nin kabartma formlarla işlendiği bir alan var. Gezegenlerin her biri yörünge hareketleriyle birlikte küresel kabartma motifler halinde Güneş'e olan uzaklık ve aralarındaki büyüklük karşılaştırmaları da verilerek olması gereken yerlerde. Bursa ulucami diğer camilarden ayıran diğer bir özellik ise caminin tam ortasında şadırvanın olması.

Yeşil Türbe

Yeşil Türbe, 1421 yılında yapılan, Bursa Yeşil Camii'nin yanında bulunan Çelebi Mehmet'e ait türbe. Bursa'nın sembolü haline gelen yapı şehrin her yerinden görülebilir.

I. Mehmet Çelebi sağlığında türbeyi yaptırmış, 40 gün sonra da vefat etmiştir. Türbede toplam 9 sanduka bulunur. Dışardan bakıldığında tek katlı görünen türbe, sandukanın bulunduğu salon ve bunun altında yer alan basık tonuzlu mezar kısmıyla beraber iki katlıdır. Sandukanın üzerinde altın yaldızla yazılmış bir de kitabe bulunur.Bu türbenin minari da Haci Ivac Pasa'dir. Sekiz köseli bir yapi olan türbenin kubbesi çadira benzer. Dis duvarlar yesile çalan çinilerle kaplidir. Türbenin içi, sandukalar, mihrab, duvarlar, cümle kapisi ile cephe kaplamalari da çiniden yapilmistir. Kibleye bakan mihrabi bir sanat hazinesidir. Buradaki çiniler Iznik çiniciliginin saheser örnekleridir.

Sehrin hemen hemen her tatafindan görülebilecek bir tepeye yapilan türbede Çelebi Sultan Mehmet ile ogullari Sehzade Mustafa, Mahmut ve Yusuf ile kizlari Hafize, Alise ve Daya hatunlar yatmaktadir.

Yesil Türbe de Yesil Cami gibi Türkiyi'de ortaçagin en mükemmel eseri sayilmaktadir.

Bursa'da, tarih ve sanat hazinesi bunlardan ibaret degildir. Muradiye. Emir Sultan gibi daha baska çok güzel camiiler, hanlar, hamamlar de vardir.

Emir Sultan

Emir Sultan, (1368 - 1430) Osmanlıların kuruluş devrinde Bursa'da yaşamış olan büyük âlim ve evliya.

Hicri 770 (1368) yılında Buhara'da doğdu. 833 (1430) tarihinde Bursa'da vefât etti. Soyu Peygamber'in torunu Hüseyin'e dayanır. İsmi, Muhammed bin Ali, lakabı Şemsüddîn'dir. Ona, Buhara'da doğduğu için "Muhammed Buhârî", Seyyid olduğu için "Emîr Buhârî", Yıldırım Bayezid Hanın damadı olduktan sonra da "Emîr Sultan" denilmiştir.

Bursa'ya 1391'de göç etmiş ve Yıldırım Bayezıd'in 
kızı
Hundi Hatun'la evlenmiştir. 1430'da Bursa'da vebadan vefat etmiştir. Türbesi Emir Sultan Camii yanındadır.

 
 
  tüm günler 40958 ziyaretçi (81829 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol