d!l!n!z! yut@c@ksınız...
  Huzur
 

Dua Gönle Şifadır..

 

                          

 

"Allah'ım,bize değiştiremeyeceğimiz şeylere katlanmak için sabır,değiştirebileceğimiz şeyleri değiştirmek için cesaret,bu ikisini birbirinden ayırt etmek içinde akıl ve feraset ver"B.NİEBUHR
       İşte belkide hepimizin hayatını kurtaracak,hepimizin hemen yanıbaşında,avucunu açtığında tam ortasında olması gerekecek o muhteşem dualardan birisi....
Rabbim sana sonsuz şükürler olsun,dua kapısı denilen bir kapıyı sonsuza kadar açık bıraktığın için...
Ya olmasaydı!!!!
Ya çaresizliğimin en ağulu yerinde,tükenmiş umutların tamda bitim noktasında,dizlerimin üzerine çöküpte başımı iki elimin arasına aldığım bedenin tükendiğinde, YA RABB!!!!
YA RABB!!!!!!Diyerek ellerimle beraber sana ruhumu açamasaydım....
Böyle bir günün akşamında kime şükredeceğini bilmek, feraset sahibi insanlardan olabilmeyi istemek,zerre kadar kötülüğün mutlaka karşılığının olacağı,zerre kadar iyiliğinde mutlaka karşılığı olduğuna inarak yaşamak;işte gerçek mutluluk gerçek huzur bu olsa gerek.
YA RABB!!!Aç semaları bize,dua kapılarını kapatma.Aç gönüllerimizi sana, merhametinle kuşat şu zavallı bedenlerimizi ve sel olup akan şu göz yaşlarımızla temizle ruhlarımızı...
Temizleki sana tertemiz ağızlarla,tertemiz beldelerde ,Duyufur-Rahman(Allah'ın misafiri) olup,yakaralım.birbirimizin derdiyle dertlenip dualar edelim,kimbilir biryerlerde dua eden birileride bizleri hatırlar çaresizliğimizde!!!
                                 Dualarda buluşmak dileğiyle!!
                  
                 
                   Spacestan  Ahmed  kardeşime  teşekkürlerimle...2563
 

Bir Yer Var Hayalimde ' '

 

' ' Bir Yer Var Hayalimde ' '
Gözlerimi kapadım…
Bir yer var hayalimde…
Kalbimin tatilinde gezintiye
çıktım…
Hissediyorum, son nefesime kadar içime çektiğim tüm duygularım peşimden koşuyor…
Hayallerim arkamdan ağlarcasına bana bakıyor..
Bir yer var hayalimde…
Temiz bir sayfa açılır ya yüreğinde, işte öylesine bir huzur veren mekân…
Dinlenmekse, ardında bırakmaksa, iyi-kötü her şeyi ve tüm korktuklarından arınmaksa, işte, ben onu bekliyorum…
Ve kazanmaya çalışıyorum, dünya denen sahnede rolümü iyi oynamaya adıyorum aldığım her nefesi…
Attığım adımları bu senaryonun sahibine, yaradanıma yöneltiyorum.
Ve tüm yaptığım güzelliklerin yanına bir tebessüm konduruyorum...
Bir yer var hayalimde…
Ne zaman okusam, ondan bahseden en yüce ve en son kelamı, bir mutluluk ilişiverir yanıma..
Bir beyazlık kaplar içimi…
Gezdiğim hiçbir yere benzememeli ve daha önce kimsenin düşlerine girmemeli..
şimdi sabrediyorum ve bekliyorum kalbimin tatilini…
Ne zaman arınırsa sahte putlardan, ne zaman bir güneş sızarsa içerisine ve bir gün durmak için emir alırsa, işte o zaman çıkacağım asıl olan tatile… Bu hayata göre, düş sayılan gerçek âleme yol alacağım… Ve ardıma bakmadan koşacağım, beklediğim derinliklere…
Bir yer var hayalimde...
Günahıma “dur” diyen bir eldir, o içimde… Ne zaman kötülüğe dalsam ve karanlıkları çağırsam aklıma, hayalimdeki o yer gelir ve dağılır tüm sahtelikler, tüm vesveseler…
Bir değer katar, bir anlamı olur hayatın… çünkü bu dünya olmadan onu hiç tanıyamazdım. Hiç sevemezdim, önüme çıkan hayatın engellerini…
Asıl yerimin orası olmasını ne çok ister yüreğim… ümitlerimi hep saklarım, tâ ki, son âna dek, son nefesimde hep yaradanımı zikrederek kabul edilmeyi isterim, ruhumun tüm keşfedemediğim sırlarına elveda diyerek…
Bir yer var hayalimde…
Düşlerime sığdıramadığım, rüyalarıma ağır gelen bir güzellik temellerinde…
Uğruna canlar feda edilen, adına şiirler yazılan, yaradanımın büyük vââdi olmaya layık olan harikalar diyarı…
şimdi heyecanlıyım… Kazanmalıyım… Hayallerime giden yolda nefsimle oyalanmamalıyım… Ardıma bırakmalıyım şeytanın benle uğraşlarını… Vakit var mıdır bilmezken ilerlemeliyim ve hatta koşmalıyım dosdoğru yol üzerinde...
Eğer rüzgar eserse yüreğimde, bir fırtına koparsa, hayallerimin üzerinde, sarılmalıyım Rabbimin emirlerine ve değişmeliyim hayallerimi, o güzel mekânı ve huzurumu, dünyanın vââdlerine…
çünkü bir yer var hayalimde…
Adına “cennet” denen bir yer… özlüyorum… Bekliyorum… Ve kalbimde ona koşuyorum…
                                  Bilvanis.net/hasretdenizi
Image Hosted by ImageShack.us
 

Sabır Şükür Huzur

 

Image Hosted by ImageShack.us

 

Dünyadaki bütün her şeyi insanlığın hizmetine vermiş, Kuran-ı Kerimde övdüğü resul üne bizleri ümmet olma şerefi ile şereflendirmiş olan âlemlerin rabbi Allah (c.c) ne kulluk temelde sabır ve şükürden ibarettir.

 Şükür zahir ve batın bütün nimetleri, bu nimetlerden yararlanmayı Allah’tan bilip hayatın bu anlayışa göre yönlendirilmesi, şekillendirilmesidir ve aynı zamanda lisan ve cevârihle yapılan şükrün de esasını teşkil eder ki: "O, gizli-açık nimetlerini bol bol size ihsan etmiştir" (Lokman/20) beyanı onun keyfiyet buudlarını; "Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız da saymakla bitiremezsiniz" (İbrahim/34) ferman-ı sübhânîsi de kemmî sonsuzluğuna işaret etmektedir.

Allah, kelâmında pek çok defa şükrü emretmiş ve onu “lealleküm teşkürûn” ve “Ve seyeczi-llahu-şşâkirin” gibi ayetleriyle emrin ve halkın gayesini göstermiş; göstermiş ve: “lein şekertüm le ezidenneküm ve len kefertüm inne azabî leşedîd” (Eğer şükrederseniz ben de nimetimi artırırım. Şayet nankörlük yaparsanız biliniz ki azabım çok şiddetlidir.) (İbrahim/7) fermanıyla şükredenlere mükâfat vaadinde, küfrân-ı nimette bulunanları da cezalandıracağı tehdidinde bulunmuştur.

Bundan başka O, kendisine “Şekûr” demiş ve bütün nimetlerin asıl kaynağına ulaşma yolunu da şükre bağlamıştır; bağlamış ve bu mevzuun dolu dizgin şehsuvarlarından Hz. İbrahim’i: Şâkiren Li enumihi” (O’nun nimetlerine karşı şükürle gerilmiş) (Nahl/121) sözüyle; Hz. Nuh’u da:"İnnehu  kâne abden şekûra”(Şüphesiz, o, şükürle oturup kalkan sadık bir bende idi) (İsrâ/3) beyanıyla tebcil ve takdir etmiştir. Şükür önemli bir amel ve kıymetli bir sermaye olmasına rağmen “ve galilün min ıbadiyeşşekûr” (Kullarımdan şükredenler pek azdır) (Sebe/13) fehvasınca, hakikî manâda âmili fazla olmayan bir ameldir. Gerçi, “efelâ ekünü abden şekûra” (Rabbime çok şükreden bir kul olmayayım mı?) [1] duygusuyla kıvrım kıvrım kıvrananlar ve bütün ömürlerini şükür kuşağında geçirenler de vardır ama yine de sayıları oldukça azdır.

Evet, İnsanlığın İftihar Tablosu Şükür Kahramanı, değeri çok yüksek, âmili çok az bu önemli amelin en önde geleniydi. O, oturur-kalkar şükreder ve yanına gelenlere de şükür tavsiyesinde bulunurdu. "Allah'ım! Seni anmam, Sana şükredebilmem ve Sana ibadetlerin en güzeliyle yönelebilmem için bana yardım et." [2] O’nun sabah akşam dilinden düşürmediği nurlu sözlerindendi. Ağrı, acı, tahammülü güç ve katlanması zor hâdise ve vakalar karşısında dişini sıkıp dayanma manalarına gelen sabır; "Şayet sabredecek olursanız bu sabredenler için işin en hayırlısıdır" (Nahl/12) irşadkâr beyanından anlaşıldığı gibi sabırla mahz-ı hayra erilmesini beyan "Elbette osabredenlere mükafatlarını, yaptıkları işlerin en güzeline göre vereceğiz" (Nahl/96) uhrevî mücazatı nazara veren tesellibahş fermanıyla sabirîn olanları müjdeleme.. "Şayet sabr u sebat eder ve itaatsizlikten sakınırsanız, şunlar da şu dakikada üzerinize geliverirlerse..." (Âl-i İmrân/125) yardım vaadeden beyanlarıyla sabredenlere İlâhî imdadı hatırlatma gibi, Allah tarafından, değişik yönleriyle sürekli nazara verilen çok önemli bir kalbî ameldir. Ve bir zaviyeden de, diyanetin yarısını şükrün teşkil etmesine karşılık diğer yarısının ünvanıdır. Bu mülâhazayı pekiştiren Hz. Ruh-i Seyyidi’l-Enam’dan şerefsüdur olmuş: "Mü’minin durumu şayan-ı takdirdir; niye olmasın ki; onun her işi hayırdır ve bu da mü’minden başkası için müyesser değildir. O, neş’e ve sevinç ifade eden bir duruma mazhar olunca şükreder, bu onun için hayır olur; herhangi bir sıkıntıya maruz kaldığında da sabreder, bu da yine onun için hayır olur" [2] sözü ne manidardır.

Sabır; hem zirve insanların hali hem de zirveleşme yolunda olanların güç kaynağıdır. Zirvelere ulaşmış kimseler, o makamın gereği olarak, sabrın her çeşidini hem de en iyi şekilde temsil ederek mazhariyetlerinin bedelini ödemeye çalışırlar; haklarında zirvelere ulaşma takdiri yapılmış kimseler de çeke çeke, katlana katlana, başkalarının bin türlü ibadetle ulaştıkları şahikalara sabır dinamizmiyle ulaşırlar. Bir hâdiste: "Cenab-ı Hakk, kuluna, ameliyle ulaşması zor bir makam takdir buyurmuşsa ibadet u taatıyla o zirveye ulaşması imkânsız görünen o kimseyi nefsi ve ailesi itibariyle müptela kılar. Sonra da o iptilaya karşılık ona sabır verir; derken, kulunu yükseltip o menzile erdirir" [4] buyrulur.

Bu açıdan denebilir ki; bela, mükellefiyetin ağırlığı ve masiyetin baskısı, potansiyel birer rahmet olduğu gibi, bunlar karşısında gerekli tavrı almak da bu rahmetin özü sayılabilir. Bu özün özü ve esası da, ne bu ağır yükten ne de ona katlanma keyfiyetinden kimsenin haberdar olmamasıdır. Bu hususla alâkalı ne hoş söyler .

                    Fuzûlî:

                   "Aşıkım dersin belâyı aşktan âh eyleme
                   Âh edip ağyarı âhından âgâh eyleme. "

                                                                          Kasr-i Arifan


    
 

 Çay da olabilir..

 

 

                                

  İş yaşamında önemli yerlere gelmiş bir grup eski mezun arkadaş grubu
üniversitedeki hocalarından birini ziyarete gitmiş.
Çeşitli konular konuşulduktan sonra sohbet, işin yarattığı strese ve
hayatın zorluklarına gelmiş.
Yaşli üniversite hocası ziyaretçilerine kahve ikram etmek üzere mutfağa
gitmiş ve degişik boy, renk ve kalitede bir çok fincanın bulundugu bir
tepsiyle geri dönmüş.
Kimi porselen, kimi seramik, kimi cam, kimi plastik olan fincanları ve
kahve termosunu masaya koyup kahvelerini oradan almalarını söylemiş.
Tüm eski ögrenciler kahvelerini alıp koltuklarına döndüğünde
hocaları onlara şunu söylemiş
Farkına vardınız mı bilmem, zarif görünümlü, güzel, pahalı fincanların
hepsi alındı, masada yalnızca ucuz ve basit görünümlü fincanlar kaldı.
Elbette ki kendiniz için en güzelini istemek ve onu almak çok normal
ama işte bu demin bahsettiginiz problemlerinizin ve stresin nedeni.
Hepinizin istedigi fincan degil, kahve iken, bilinçli olarak herbiriniz
birbirinizin aldıgi fincanları gözleyerek daha iyi olan fincanları almaya uğraştınız.
Yaşam kahveyse, iş, para ve mevki fincandır. Bunlar yalnızca Yaşam'ı tutmaya yarayan araçlardır, ama Yasam'ın kalitesi bunlara göre değişmez. Bazen yalnızca fincana odaklanarak, içindeki kahvenin zevkini çıkarmayı unutabiliyoruz
                                                   Hissiyat.net

                                

  

 
 
  tüm günler 40995 ziyaretçi (81872 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol